Ölümü görüp de sıtmaya razı olan bir kültüre sahibiz...Büyük yıkımlar yaşayanların, küçük ayrıntılardan mutlu olması sadece bu ükenin insanına özgü bir duygu olsa gerek..Mesela Bursaspor'da olduğu gibi..

Ertuğrul Sağlam'ın göreve gelişiyle takımın yenilgi yüzü görmediği yolundaki istatistikler bugünlerde manşetlerde. Sağlam yönetimindeki envanterde 2 galibiyet, 3 beraberlik var. Aradaki Fortis'teki 2 Fenerbahçe yenilgisi ise kayıtlarda yok. Olsun, ligde yenilmiyoruz ya o da yeter! Ligimiz aslında bir tür geriye koşma yarışı. Bu yarışta beraberliğe 'az gerileme' yani 'kazanç' gözüyle bakılıyor. Örneğin, Kayseri deplasmanından bir puanla dönen Bursaspor, klasmanda bir basamak yükseliyor! Üst üste iki maçının kazanan füze gibi yukarı fırlıyor. Teknik direktörler kaybetmedikleri zaman eleştiriliyor ama en azından kovulmuyor! Skibbe'nin veda toplantısındaki sözleri bunun taze örneği;

"Baros penaltıyı atsa, maç 3-3 bitse bugün burada olmayacaktık."  Ülkemizde özellikle 4 büyüklere karşı beraberliğe yatan takımlar ve hocalar çok... Ama paça sıkışınca, 'Yoksulun pazarı olmaz' mantığıyla büyük-küçük ayrımı yapmadan topluca saldırıya geçiliyor. Son hafta G.Saray, Trabzon ve F.Bahçe'nin tuş olmaları sıcak örnekler.

Önemli olan şu; kaybetmemeye öncelik vermek başka, bir puana yatmak başka! Diyelim, bütün maçları berabere bitirip 34 puan topladınız ama kümede kalmanız mucizelere bağlı olur. Ertuğrul Sağlam'ın oyun felsefesinde kazanmak için önce kaybetmemeyi öğrenmek yatıyor. Şüphesiz kaybetmemek 0-0'a yatmak değil. Kale önüne yığılıp topu ileri şişiren 'Katenaçyo' tarihte kaldı artık. Nitekim, Ertuğrul Hoca bu 'sağlamcı' zihniyetiyle Kayserispor'u hedefe koşturdu. O dönemde dinamik iki dışbeki vardı. Orta alanda da Bülent Bölükbaşı-M.Topuz-Ragıp-Fatih Ceylan dörtlüsü...Bu grup oyunun her anında, hem savunmada hem de ataktaydı. Takım çok atmıyordu ama az yiyordu! UEFA'ya gidilen sezonu 12 beraberlikle kapatan Kayseri'deki bu sağlamcı anlayış Bursaspor'a uyar mı? İki dış bek Ali Tandoğan ve Volkan Bekiroğlu sisteme uyan isimler. Ortada da ise  Sarp ile Ozan'ın dışında ileri-geri hamal görevi üstlenecek kimse görülmüyor. Ara transferde Körfez'den gelen Kemal Aslan'ın kartvizitinde, 'Geçmişte bu işleri yaptı' yazıyor ama adı var kendi yok. Forvetteki Sercan, Gökhan Güleç, Shin ve Tadeu dörtlüsü, Gökhan Ünal'ın Kayseri'de tek başına yaptığı işlevi görür mü, tartışılır.. Ama şimdilik tartışılmaktan öte cevap arayan bir soru var;

Bir puan nereye gider usta?